Sayfalar

30 Aralık 2019 Pazartesi

“Anadolu Gençlerini Eğitmeye Gidiyorum”

“Anadolu Gençlerini Eğitmeye Gidiyorum”

Fotoğraf, Muzikotek sitesinden...
İnönü Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Server Acim, 23 Kasım 2019’da geçirdiği bir rahatsızlık sonucu vefat etti.
25 Mayıs 2019 tarihinde   görüştüğüm ve güzel bir röportaj gerçekleştirdiğim değerli hocam Prof. Dr. Server Acim’in ailesine, sevenleri ve İnönü Üniversitesi camiasına başsağlığı diliyorum.

Server Acim kimdir?
Ben Server Acim İstanbul’da doğdum. Harbiye İlkokul ve Şişli ortaokulunda okudum. Farklı bir çocukluğum oldu. Babam TRT’de müzisyen olduğu için evimizde elektronik cihazlardan mikrofon, makara kayıtları ve birçok müzik aleti vardı. O dönemde dijital aletler olmadığı için, sekiz yaşımda analog cihazları kullanmaya başlamıştım. Mikrofonlar her zaman benim oyuncağım oldu.  İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarında eğitimime devam ettim. Sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarını kazanıp orada sanat, bestecilik, yüksek lisans ve sanatta yeterlilik eğitimimi tamamladım. Dokuz sene kadar araştırma görevlisi olarak çalıştım. Yıldız Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştım. Sanatta Yeterliliği bitirdikten sonra yardımcı doçent oldum. Yıldız ve Teknik Üniversitesinin Sanat ve Tasarım Fakültesinin kurucu üyelerden birisiyim. 2002 yılında Malatya İnönü Üniversitesine geldim. Müzik öğretmenliği programında başladım. Sonra 2004 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi kuruldu. Önce dekan yardımcısı sonra müzik bölümü başkanı oldum. Şu an adı Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi olan fakültede görev aldım. 2006 yılında itibaren konservatuvarın müdürlüğünü yürütmekteyim.

Server Acim’in eğitim süresince en büyük destekçisi kim oldu?
En büyük destekçim sosyal sermayem olan arkadaşlarım oldu. Ben kendi ayaklarım üzerinde durmayı rahmetli annemde öğrendim, bu süreçte onunda desteğini unutmamak gerekir.

Bestecilik yönünüz ön planda. Bestecilik alanındaki çalışmalarınız nelerdi?
Ben hep istediğim işleri yaptım. İstediğim okulda okudum. Ben 11-12 yaşlarında iken besteci olma kararımı vermiştim. Bestecilik için gerekli olan alt yapı eğitimini araştırdım. Buna yönelik eğitim aldım. Konservatuvara başladım. Konservatuvara gittiğimde benim müzik bilgim vardı. Sonrasında besteci oldum. Ben bu sıfata ulaşmayı hak ettim.

1988 yılında ‘3 Baba Hasan’ oyununun müziği bestelemişsiniz. Bu oyun hakkında neler söylemek istersiniz?
3 Baba Hasan Oyununu Levent Kırca ile İzmir’den İstanbul’a dönüş yolunda kurguladığımız bir oyundu. Yolculuk sırasında oyunu kafamızda çoktan tasarlamıştık. Levent Kırca araba kullanırken oyunu anlattı, ben de not almaya başladım. Hasanların her biri farklı karakterdeydi. Oyunda verilen mesajları çok sevmiştim. Levent Kırca’nın eğitiminden geçtiğim için güzel işlere imza atacaktım. Bu süreçte öykü neyi gerektiriyorsa onu yapıyordum. Birinci Hasan’ın hikâyesi köylük yerde geçmektedir. Konu çok seslilik tınısını veren bir yapıya sahipti. Bestemde kendine öz senfonik tınılar elde ettiğim elektronik çalgıları kullandım. İkici Hasan şehirli insanı anlatıyor. Ve daha alaturka bir insandı. O yüzden onda Türk Sanat Müziği estetiğini kullandım. Üçüncü Hasan da İstanbul’da köyden kente göç eden Hasanın öyküsüydü. Onda da göçün müziksel sonucu olan arabesk tarzını kullandım. Öyküde amaçlanan felsefeyi vermiş oldum.

1999’da birçok tiyatroda yer aldınız. Oya Başar ve Levent Kırca yaşadığınız bir sıkıntı var mıydı?
Onlarla hiçbir aşamada zorluk yaşamadım. Sadece son zamanlarda ödemeler konusunda sıkıntılarımız oldu. Bestelenen müzikler açısından ödemesi gereken parayı ödemeyince onlardan karşılık alamadım. Onları kötülemek gibi bir durum hiçbir zaman söz konusu olmadı. Ekonomik problem zaten 2000’li yıllarda yüz gösterdi.

Levent Kırca ile unutamadığınız bir anınız var mı?
Minik çekirdek bir ekiple beraber üç kente “Üç Baba Hasan” oyununu sahnelemek için turne ayarlandı. Levent Kırca oyunların sahnelenmesinde turne boyunca beni ışık odasında ışıklandırmayı kontrol eden kişi olarak belirledi. Levent Kırca beni iyi analiz etmişti, teknik cihazlarla aram iyiydi. Oyunun en başından beri metne hâkim durumdaydım. Oyun başlayacağı zaman zil çalıyordu. Sahne ışığı ne zaman açılacak, ne zaman kısılacak, kapanış ne zaman olacak metindeki kelimelerle çözümlemiştim. Oyunun müziklerini bestelediğim için oyunun ruhunu okuyarak içselleşirmiş oldum. Turne boyunca ışıklardan sorumlu olmak benim için hoş bir anıydı.

Çağdaş Çoksesli Türk Müziği hakkında neler söylemek istersiniz?
Çok sesli Türk müziği; Bir Türk bestecisinin bestelediği müziği, Türk bestelediği için Türk müziğidir. Türkün Müziğidir. Türk halk müziğinden Türk Sanat Müziğini kastetmiyorum. Çok sesli Türk müziği birçok seslilik yapış olarak Türk Müziğinin kendi iç makamsal unsurlarını, tartımsal olarak da olabilir hepsi açısından da olabilir. Bunu besteleyen Türk’tür. Bu müzik Türk müziğidir. Çok sesli yapısı vardır.

Levent Kırca tanıdığımız gibi biri miydi? İş ortamında nasıldı?
Çalışma ortamında işine çok titizlenen, işine önem veren, çalışma arkadaşlarını da değerli kılan biriydi. Gerek televizyon dizisi olsun gerekse tiyatro oyunları için gerekli özeni gösteriyor ve sorumluluklarını yerine getiriyordu. İyi bir çalışma arkadaşıydı.

Oya Başar ve Levent Kırca ile 2001 yılının temmuz ayında yolunuz ayrıldı? Bilgi verebilir misiniz?
Kendileri 2001 yılının Temmuz ayından itibaren benimle çalışmak istemediklerini belirttiler. Başımızdan herhangi bir kötü olay geçmedi. Bu karara saygı duydum.

İnönü Üniversitesi Marşı'nı bestelediniz bu teklifi size kim sundu? Manevi birçok değeri ön planda tutunuz neler söylemek istersiniz?
2002 yılında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesinden kalkıp İnönü Üniversitesine gelirken oradaki marşın bestesini yeni tamamlamıştım. Gündemde olan bu konu üzerine, dönemin İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’na marş besteleme teklifini ben sunmuştum. "İnönü Üniversitesi’ne marş bestelemek istiyorum" dediğim zaman mutlu olmuştu. Sözlerini yazdım ve müziğini besteledim. Dönemin korusu o yılın akademik açılış töreninde gururla o marşı seslendirdiler.

İnönü Üniversitesi müzik veri tabanı hakkında neler söylemek isterseniz?
İnönü Üniversitesi Kütüphanesinde abone olunan bir veri tabanımız var. Üniversitemizin müzik veri tabanı iyi durumda… Buradaki asıl amacımız müzik bölümü öğrencilerimizin sürekli müzik dinleye bilmeleriydi. Daha önce öğrencilerin CD satın alması gerekiyordu. O da maddi açıdan oldukça külfetliydi. Üniversitenin abone olduğu veri tabanı ile öğrenciler ücretsiz müzik dinleyebilmektedir. İstediğiniz tarz da müzik dinleyebilirsiniz. Listemizde yok yok...

“Özgün Bir Nota Yazma Programı” kitabınız var. Özgünlük hakkında neler söylemek istersiniz?
Özgünlük, çok sesli müzik bestecileri hakkında özgün eserler oluşturabilmektedir. Genç kuşak, orta kuşak ve benimle aynı kuşaktan olan kişilerle beraber oluşturulan müzik dili bireye özgüdür. Her bestecinin kendine özgü bir üslubu ve müzik besteleme şekli vardır. O yüzden her besteci özgündür...

Birçok ödüle layık görüldünüz sizin için en anlamlı ödül hangisidir?
En önemli ödül…
Eczacıbaşı yarışmasının ilk yapıldığı yılda ben senfoni eserimle üçüncülük ödülü aldım. Beni en mutlu eden ödüldür. Kültür Bakanlığının ve oyunlarının müziklerini bestelediğim İnönü Üniversitesi Tiyatro Topluğunun çok değerli ödülleri var.

“Bir Nefeste Arguvan” çalışması tanıtımı yapıldı, bu çalışma yeterli miydi?
Yeterli ve güzel oldu. Arguvanlılar benim gözümde çok değerli insanlardır. Alt yapı düzenlemesi ve kayıtlar sırasında oradaydım. Bu tür çalışmaların artırılarak devam etmesi gerekmektedir. Malatya’nın ilçelerini önce Malatya’ya tanıtmak gerekir. Malatya’nın Arguvan’dan başka ilçelerinin de olduğunu oradaki manevi dokuyu da halka tanıtmakta fayda var. Malatya’ya geleceğim zaman arkadaşlarım sormuştu.
“Neden oraya gidiyorsun?”
“Gençlerini eğitmeye gidiyorum” demiştim. Tanıştığım gençlere bakınca kıymetimi bilen çok fazla gençle tanıştım. Kıymetimi anlamayan da elbette var. Arguvan benim için iyi bir örneklem oldu.

Son olarak; İletişim Fakültesi öğrencilerine sanatla ilgili eğitim verilmeli midir?
İletişim Fakültesi öğrencilerine müzik kültürü konusunda eğitim vermek gerekiyor. İletişim Fakültesindeki Sinema Televizyon Bölümüne öğrenci alınırsa ben orada film müziği derslerine girebilirim. Sinema filmi çekmek isteyen kişiler, yönetmen olmak isteyenler için müzik konusu ileride sorun oluyor. Çünkü çekilen filme müzik besteleyecek kişi terminolojik fakirlik çekiyor. Yönetmen olacak kişi müziksel terminoloji, çok sesli batı müziği alanında çok sesli Türk Müziğini repertuvarında doğru lanse edebilmeli. Kimin yönetmen kimin kameraman kimin kurgucu olacağını bilemeyiz ama öğrencilere mutlaka müzik terminolojisi konusunda ders verilmelidir.

BİR NEFESTE ARGUVAN: https://www.youtube.com/watch?v=QkqfGft4-rU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder